Yeni Dünyanın İlk Kaybedenleri Belli Oldu
İş ve Yönetim | 19.12.2020
İş dünyasına gelen güncellemelere uyum sağlamak
Aylardır ”yeni dünya” kavramı ile iç içe yaşıyoruz. Her sohbetimizde, her işimizde, her faaliyetimizde ”yeni dünya” kavramı var. Sokağa çıktığımızda maskeli insanları görünce, yeni dünyaya ilişkin bir girdi alıyor zihnimiz; marketlerde 1,5 metre mesafe kuralını işaret eden çizgiler ile bir girdi daha; instagram ya da youtube canlı yayınları, çevrimiçi toplantılar, uzaktan eğitim sistemleri, çevrimiçi proje yönetimi programları, uzaktan çalışma uygulamaları… yeni dünyaya ilişkin girdiler.
Bundan 2 ay öncesinde sona eren döneme kadar yeni dünyaya ilişkin soyut kavramlar denizinde yüzüyorduk. Futuristlerin akına gelen, diline dökülen her şey yeni dünya idi. Film ve dizilerde izlediklerimiz yeni dünyanın işaretleri idi. Bazıları ütopik bazıları distopik yeni dünya öngörülerini ileride bir zamanda yaşanacaklar olarak takip ediyorduk.
Bu gün ise; dört bir yandan yankılanan seslerin ortasındayız: ‘Hiç bir şey eskisi gibi olmayacak!’
Açıkçası hem bir birey olarak, hem anne olarak, hem de iş dünyasının içinde bir insan olarak, sürekli duyduğum bu cümle beni oldukça rahatsız ediyor. Sanırım birçoğunuz da benim gibi hissediyor olabilirsiniz.
Ne yani, gelmiş miyiz yeni dünyaya? Ne eskisi gibi olmayacak? Eski neydi? Ne ile yer değiştirdi?
Karantina tedbirlerinin esnetilmesiyle, biraz dağılmaya başladı bulutlar. İş dünyasında yavaş yavaş hareketlenme başlıyor. Ve artık en azından biraz biraz kendini göstermeye başladı eski dünya ile yeni dünya arasındaki farklar. Hangi zorlukların, neden ve nasıl yaşanacağı da yavaş yavaş çıkıyor gün yüzüne.
İş dünyasından kişi ve kurumlarla yaptığım görüşmelerde şöyle bir his kaplıyor iki haftadır içimi;
Sanki 10 yıl süren bir gemi yolculuğundaydılar ve 10 yıl boyunca belirlemiş oldukları hedefe doğru yol aldılar okyanusun ortasında. Bu süre boyunca dünya ile ilgili haberler aldılar tabi ki; bir şeyler oluyordu, bir şeyler değişiyordu dünyada. Ancak onlar hedeflerine gidiyorlardı; üstelik insanları, teknolojileri, yöntemleri.. tüm kaynakları da yanlarındaydı. Ne olabilirdi ki? 10. yılın sonunda karaya vardılar, gemiden indiler. Dünya artık başka bir yerdi. Liderinden, yöneticisine, yöneticisinden çalışanına kadar hepsi hep bir ağızdan şunu söylüyordu; ”Yok bizim kurumda bu şekilde iş yapılmaz!” Biraz daha bekleyelim gemimizde, 2 ay geçsin, sonra 2 ay daha…
Geçmeyecekti! Ama ikna olmuyorlardı. Çünkü, onlara göre onların kurumunda işler böyle yürüyemezdi. 2 ay daha geçse, onlar yine toplu organizasyonlarla, omuz omuza çalışırlardı. Herkes bir şey söylüyordu zaten! Belli olmazdı, belki de geçerdi 2 ay daha bekleyince.
Dört bir yanımızda yankılanan sesin bize anlatmak istediğine kulak tıkamamak lazım. ‘Hiç bir şey eskisi gibi olmayacak!’ Korkutucu mu? Evet kesinlikle korkutucu! Peki kimin için? Öylece yerinde durup, bu sesin ne demek istediğini anlamayanlar için.
Mesela, mevcut stratejilerinizi gözden geçirdiniz mi? Yoksa stratejileriniz zaten yazılı değil miydi? Ya da zaten stratejiniz sadece liderinizin kafasında mıydı? (Büyük çoğunlukla böyledir!) Risk yönetimi planınızı gözden geçirdiniz mi? Yoksa böyle bir planınız yok muydu? Ya da o da mı liderinizin kafasındaydı sadece? (Bu da büyük çoğunlukla böyledir!) İş süreçlerinizin yeni döneme uyumunu değerlendirdiniz mi? Yoksa onlar da sadece kağıt üstünde belirli akreditasyonları sağlamak için dosyalarda mı bekliyordu? Ya da Mühendis Ahmet, Uzman Zehra, Muhasebe Müdür Kazım’ın kafasındalar mıydı onlar da? (Bu da ayn şekilde!)
Bu dönemde bunları nasıl gözden geçirebilirsiniz üstelik di mi? Kalabalık toplantılar, organizasyonlar falan lazım. Şimdiye kadar böyleydi çünkü. Artık değil! Olamayacak! ve Siz geçtiğimiz 2 ayda bile bunları erteleyerek çok şey kaybettiniz.
Dünyanın tüm uzmanları bir araya gelmiş yeni dünyayı anlamaya ve yorumlamaya çalışıyorken, bütün futuristler öngörülerini durduruvermiş, olan biteni anlamaya çalışıyorken; Siz, değerli kurumlar, şirketler, örgütler, yöneticiler; tek tek kişilerin kafalarında yer alan stratejilerle, tozlu raflarda kalmış iş standartlarınızla, nasıl inmeyi düşünüyorsunuz geminizden ve nasıl katılmayı düşünüyorsunuz yeni dünyanın düzenine.
Bu gün artık, çevrimiçi ortamda, fiziki mesafe ile, mekandan bağımsız şekilde çalışmayı öğrenmekten ve her türlü işimizi bu yöntemlerle yapmaktan başka seçeneğimiz olmadığını bilmeliyiz. Tüm iş yapış biçimlerimizi bu şekilde evirmek zorundayız. (Nedenlerin arasında korona sadece bir tanesi, sadece bir hızlandırıcı. Başka bir yazıda, iş dünyası değişimlerini paylaşmaya çalışayım.)
Görmediğimiz insanlara liderlik yapabilmeliyiz, bireysel olarak kontrol ve denetim olmadan öz disiplin ile çalışabilmeliyiz; fiziksel olarak farklı yerlere dağılmış olan ekibimizle yeni proje fikirleri üretebilmeli, yeni projelere başlayabilmeli, başladığımız projeleri bitirebilmeliyiz. Fiziki mekandan bağımsız olarak liderlik, yaratıcılık, iş birliği, girişimcilik meziyetlerimizi kullanabilmeli, hatta adaptasyon gücümüzü artırabilmek için, bu meziyetlerimizi 3 katına 5 katına çıkartacak çözümler bulabilmeliyiz.
Düşünün bakalım; ”Benim işim bu şekilde yapılmaz!” cümlesi geçiyor mu aklınızın bir yerinden? Eğer geçiyorsa, yaptığınız işi ve kendinizi sorgulayın. Ancak şuna dikkat edin; Bir aktivite değil, iş modeli olmalı uyarlamanız. Eğer yaptığınız işi eviremeyeceğinizi düşünüyorsanız, muhtemelen işiniz kendisini evirecek kısa bir zaman sonra ya da biri gelip, işinizi yeni düzene uygun olarak yapacak ve siz saf dışı kalacaksınız.
Bence yeni dönemin ilk kaybedenleri belli oldu;
Benim işim bu şekilde yapılmaz! Bizim kurumda işler böyle yürümez! diyen çalışanlar, kurumlar, yöneticiler ve liderler; yeni dönemin ilk kaybedenleri olacaklar.